Türklerde Kölelik Var Mı ?

Emir

New member
Türklerde Kölelik Var Mı?

Türk tarihinde kölelik, farklı zaman dilimlerinde ve coğrafyalarda değişik şekillerde var olmuştur. Ancak, Türkler arasında kölelik meselesi, hem ekonomik hem de sosyal anlamda tarihsel süreçlere göre farklılıklar göstermektedir. Türklerin kölelikle ilişkisi, Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar geniş bir coğrafyada farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Bu makalede, Türklerde köleliğin tarihsel gelişimi, kölelerin yaşam biçimleri ve köleliğin toplum üzerindeki etkileri incelenecektir.

Türklerde Köleliğin Tarihsel Süreci

Türklerde kölelik, ilk olarak Orta Asya'nın göçebe kültürlerinde görülmeye başlanmıştır. Göçebe Türk topluluklarında köleler, genellikle savaşlarda ele geçirilen düşmanlar ya da köle ticaretinin bir parçası olarak kullanılmıştır. Göçebe yaşam tarzında köleler, daha çok tarıma dayalı olmayan işlerde, hayvancılık ve ev işlerinde çalıştırılmışlardır. Ancak, kölelik kavramı, Türklerin yerleşik hayata geçişiyle birlikte daha belirgin hale gelmiştir.

Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde kölelik kurumsallaşmış ve devletin çeşitli yapılarına dahil edilmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda, köleler hem haremde hem de askerî hizmetlerde önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı'da "kul" olarak bilinen köleler, hükümetin çeşitli kademelerinde görev alırken, bazen yüksek devlet görevlerine kadar yükselebilmişlerdir. Bu durum, Türk toplumunda köleliğin sadece ekonomik bir sistem değil, aynı zamanda sosyal bir olgu olduğunu gösterir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Kölelik

Osmanlı İmparatorluğu’nda kölelik, genellikle savaşlarda ele geçirilen esirler ve köle ticaretinin bir sonucu olarak varlığını sürdürmüştür. Köleler, hem haremde hem de sarayda çeşitli görevlerde çalıştırılmış, bazıları ise devletin bürokratik yapısına katılmıştır. Özellikle "Devşirme" sistemi, Osmanlı'daki köleliğin en bilinen ve tartışmalı biçimlerinden biridir. Bu sistemde, Balkanlar'dan alınan Hristiyan çocukları, Müslüman olarak yetiştirilir ve devlete hizmet etmeye zorlanırlardı.

Osmanlı'da kölelerin durumu, sınıfsal olarak farklılıklar arz etmiştir. Sarayda çalışan köleler genellikle iyi koşullara sahipken, köylüler ve çiftliklerde çalışan köleler daha zorlu yaşam koşulları ile karşılaşmışlardır. Bununla birlikte, Osmanlı köleliği, aynı zamanda kölelerin toplumsal hayatta önemli roller üstlendiği bir sistemdi. Örneğin, bazı köleler, padişahın en güvendiği danışmanlarından biri olabilmiş ve bu da Osmanlı’daki köleliğin sadece bir sömürü ilişkisi değil, aynı zamanda bir yükselme fırsatı sunduğu anlamına gelmektedir.

Türklerde Kölelerin Sosyal Konumu

Türk toplumunda kölelerin sosyal konumu, dönemin ekonomisine ve toplum yapısına bağlı olarak değişmiştir. Göçebe Türk toplumlarında köleler, genellikle iş gücü olarak kullanılmış ve sınıf farklılıkları sınırlı olmuştur. Ancak yerleşik hayata geçişle birlikte köleler, köleliğin daha hiyerarşik bir yapı oluşturduğu toplumlarda daha belirgin hale gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda köleler, toplumda genellikle düşük sınıflarda yer almışlardır. Ancak kölelerin de toplumsal yaşamda bazı ayrıcalıklara sahip olduğu görülmüştür. Saray köleleri, padişahın doğrudan himayesi altında olduklarından, çeşitli ayrıcalıklara sahip olabilirlerdi. Bununla birlikte, kölelerin özgürleşme şansları da vardı. Osmanlı'da bazı köleler, zamanla özgürleşmiş ve hatta yüksek devlet görevlerine gelmişlerdir. Ayrıca, kölelerin, özellikle askeri ve idari alanlarda önemli rollere sahip oldukları da unutulmamalıdır.

Türklerde Kölelik ve Dinî Boyut

Türklerde kölelik, İslam’ın kabulüyle birlikte dini açıdan da şekillenmiştir. İslam dini, köleliği tamamen yasaklamasa da, kölelerin özgürleştirilmesi konusunda birçok teşvikte bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, İslam’ın kölelik konusundaki öğretilerine uygun olarak, kölelerin haklarını sınırlayan ancak onları daha insancıl bir şekilde muamele eden düzenlemeler getirmiştir. Bununla birlikte, köleliğin tamamen ortadan kalkması için belirli bir dini veya ahlaki baskı bulunmamıştır.

Osmanlı'da köleler genellikle, özgürleşmek için belirli bir bedel ödemek ya da kendi özgürlüklerini kazanmak için bir fırsat beklemek zorundaydılar. Dini açıdan, köleler İslam toplumunun bir parçası olarak kabul edilmiş ve hakları korunmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, kölelerin özgürleşmesi, genellikle hür bir insanın toplumdaki rolünden farklı olarak sınırlı kalmıştır.

Türklerde Kölelik Ne Zaman Son Bulmuştur?

Türklerde kölelik, 19. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’daki köleliğe karşı artan baskılar ve iç reformlarla yavaşça sona ermiştir. 1847’de çıkarılan bir fermanla köle ticareti yasaklanmış, ancak kölelik tamamen ortadan kalkmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, özellikle Tanzimat ve Islahat Fermanları gibi reformlarla birlikte köleliğin kaldırılması için yasal adımlar atılmıştır. 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde, kölelik neredeyse tamamen son bulmuş, ancak bu dönemde de kölelerin mirası, bazı toplumsal yapılar üzerinde hala hissedilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte, kölelik kesin olarak yasaklanmıştır. 1926'da kabul edilen Medeni Kanun, köleliği tamamen yasaklamış ve Türk hukuk sistemine modern bir düzen getirilmiştir. Bu kanun, köleliğin sona erdiğini ve bireylerin eşit haklara sahip olduğunu güvence altına almıştır.

Sonuç

Türklerde kölelik, tarihsel olarak hem ekonomik hem de sosyal yapıyı şekillendiren önemli bir kurum olmuştur. Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada farklı biçimlerde varlık göstermiştir. Ancak, zamanla yerleşik hayata geçişle birlikte kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nda daha belirgin hale gelmiş ve kurumsallaşmıştır. Osmanlı'da köleler, bazen yüksek devlet görevlerine kadar yükselebilirken, bazen de köylerde ya da çiftliklerde ağır işlerde çalıştırılmışlardır. Dinî ve kültürel etkilerle şekillenen kölelik, 19. yüzyıldan itibaren, Batı'nın etkisiyle ve iç reformlarla sona ermiştir. Bugün ise Türk toplumunda kölelik, hem yasalarla hem de toplumsal normlarla tamamen yasaklanmış bir uygulamadır.